Cami’ İstiğfarlar
﴿رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِم۪ينَ﴾
Ya Rabbî, Sen bizi bağışla, Sen bize merhamet et. Zira merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.
(Müminûn Sûre-i Celîlesi, 23/118)
İstiğfar ve Tevbe
Münferit sıkıntılar karşısında olduğu gibi umumi bela ve musibetler karşısında da insanoğlunun özellikle de müminlerin takınması gereken ilk tavır istiğfar tavrıdır. Tevbe ve istiğfarla Allah’a (celle celâlühû) yönelip kusur ve günahlardan arınma talep etmek, belaların def’ ü ref’ine vesile olduğu gibi aynı zamanda Hak rahmetinin tecellisine de vesile olmaktadır. Değişik ayet-i kerimeleriyle Kur’an-ı Azîmüşşan, Peygamberân-ı izam Efendilerimiz’in lisanıyla insanları toplu tevbe ve istiğfarlara davet etmektedir. Efendimiz’in (aleyhissalâtü vesselam) çağrısı şu şekildedir: “Rabbinize istiğfarda bulunun ve O’ndan bağışlanma dileyin. Sonra O’na tevbede bulunun! O’na tevbe edin ki belirlenmiş bir ömür süresinin sonuna kadar sizi nimetleriyle yaşatsın ve faziletli bir hayat sürenlere, lütuf ve fazlından mükâfatlarını versin.”1 Hazreti Nûh (aleyhisselam)’ın hitabesinde ise şu ifadeleri görürüz: “Rabbinizden mağfiret dileyiniz. Zira o çokça bağışlayan Gaffâr’dır. Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin. Size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasip etsin.”2Lût (aleyhisselam) da muhataplarına şöyle seslenmektedir: “Ey halkım! Haydi Rabbinizden af dileyin, sonra O’na tevbe edin. O’na yönelin ki gökten size bol bol yağmur göndersin, gücünüze güç katsın, n’olur, yüz çevirip suçlu duruma düşmeyin.”3
Enfâl sûre-i celîlesinde ise Cenab-ı Allah kullarına şöyle bir müjde vermektedir: “Eğer onlar istiğfar ederlerse Allah bu takdirde de onlara azap etmez.”4
Hazreti Ömer (radıyallahü anh)’ın yağmur duasına çıkıldığında istiğfarda bulunmakla yetinmesi ve tâbiîn tabakasının büyüklerinden Hasen el-Basrî hazretlerinin kuraklık, borç yükü gibi çok farklı sıkıntılarla huzuruna gelen insanlara hep istiğfar tavsiyesinde bulunması gibi örnekler de sıkıntılardan sıyrılmada istiğfarın yerini göstermesi bakımından önemlidir. Risale-i Nur müellifinin umumi imtihanlar için söylemiş olduğu şu tespitler de fevkalade dikkate değerdir: “Yağmursuzluk (gibi umumi belalar) bir musibettir ve ceza-yı amel bir azabdır. Buna karşı ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazînane yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniyye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatın tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlahiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.
Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri, -kısm-ı a’zamı- tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def’olur.”5
Kelamullah olan Kur’an-ı Kerim, umumi musibetlerin insanların çoğunun hatasından kaynaklandığını,“Allah’ın buyruklarını umursamayan şu insanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) bozukluk ortaya çıktı, nizam bozuldu. Doğru yola ve isabetli tutuma dönme fırsatı vermek için, Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.”6; “Başınıza gelen her musîbet, işlediğiniz günahlar (ihmal ve kusurlarınız) sebebiyledir, hatta Allah günahlarınızın çoğunu da affeder.”7 gibi ayet-i kerimeleriyle bize hatırlatır.
Semavi afetlerle gönderilen ilahi azabın zikredildiği pek çok ayet-i celilenin fezlekesinde, -tıpkı az önce mealini okuduğumuz Rum Sûresinin 41. ayetinde olduğu gibi- “Leallehüm yerciûn/Umulur ki dönerler” ifadesi yer almaktadır ki, bundan da o belaların gönderilmesindeki murad-ı Sübhaninin temelde insanları hatalarından döndürmek olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerim, Allah’ın kullarına zulmetmeyeceği gerçeğini defaatle bizlere hatırlatmaktadır.
Dolayısıyla hata, kusur ve günahlarımızla ya da öyle kabul ettiğimiz yanlarımızla yüzleşerek başta Kur’an-ı Hakîm ve Sünnet-i Seniyye’den, sonra Allah dostlarının dualarından istiğfar cümleleriyle –ki bu konuda kaynaklarımız bize çok zengin bir hazine sunmaktadır- Rabbimiz’e teveccüh edip gönülden kopup gelen tastamam bir nedamet, bir pişmanlık içinde bağışlanma dile(n)mek, karşı karşıya bulunduğumuz umumi belalardan sıyrılma adına hayati önem taşımaktadır.
Mustafa Yılmaz
Mayıs, 2020
جَوَامِعُ الْإِسْتِغْفَارِ
Cami’ İstiğfarlar
سَيِّدُ الْإِسْتِغْفَارِ
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْـتَـنِي، وَأَنَا عَبْدُكَ، وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ، وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي، فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ.
Peygamber Efendimiz’in (aleyhi elfü elfi salâtin ve selam) Seyyidü’l-İstiğfar Duası
Ey Yüce Allahım! Sen, benim Rabbimsin; Senden başka ilah yoktur. Beni yaratan Sensin. Ben de, Senin kulunum ve gücüm yettiğince Sana olan ahdime ve vaadime bağlıyım. İşlediklerimin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetlerini itiraf, günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla; zira günahları sadece Sen bağışlarsın.8
***
أَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ، تَوْبَةَ عَبْدٍ ظَالِمٍ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِهِ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا، وَلَا مَوْتًا، وَلَا حَيَاةً، وَلَا نُشُورًا.
Allahım! Ben, zalim bir kulum ve o kadar da acizim ki, kendim için bir zararı def’etmeye ya da bir faydayı celbetmeye malik değilim. Ne ölüm, ne hayat ne de tekrar diriliş benim elimdedir. Sen ise, Kendinden başka ilah olmayan Hayy u Kayyûmsun. Tevbemi kabul buyur ve beni bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنَّ مَغْفِرَتَكَ أَوْسَعُ مِنْ ذَنْبِي، وَرَحْمَتَكَ أَرْجَى لِي مِنْ عَمَلِي، سُبْحَانَكَ لَا إِلٰهَ غَيْرُكَ، اِغْفِرْ لِي ذَنْبِي، وَأَصْلِحْ لِي عَمَلِي، إِنَّكَ تَغْفِرُ الذُّنُوبَ لِمَنْ تَشَاءُ وَأَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ، يَا غَفَّارُ اغْفِرْ لِي، يَا تَوَّابُ تُبْ عَلَيَّ، يَا رَحْمٰنُ ارْحَمْنِي، يَا عَفُوُّ اعْفُ عَنِّي.
Allahım! Şüphesiz Senin mağfiretin benim işlediğim günahlardan daha büyüktür ve rahmetin amellerimden daha fazla ümit kaynağıdır. Sübhansın, Senden gayrı ilah yoktur. Günahlarımı bağışla, işlerimi ıslah buyur. Muhakkak Sen, dilediğin günahları bağışlarsın; Sen Gafûr u Rahîmsin. Ey çokça bağışlayan Gaffâr, bendeni de bağışla. Ey tevbeleri çokça kabul buyuran Tevvâb, bu kulunun tevbelerini de kabul buyur. Ey rahmeti engin Rahman, bu kölene de merhametinle muamelede bulun. Ey çokça affeden Afüvv, bu mücrim kulunu da affet. Âmin.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ أَذْنَبْتُهُ، تَعَمَّدْتُهُ أَوْ جَهِلْتُهُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كُلِّ الذُّنُوبِ الَّتِي لَا يَعْلَمُهَا غَيْرُكَ، وَلَا يَسَعُهَا إِلَّا حِلْمُكَ.
Bilerek yahut cehaletimden dolayı işlediğim bütün günahlardan dolayı beni bağışlamanı diliyorum Allahım! Sadece Senin bildiğin ve engin hilminle yalnız Senin affedebileceğin günahlarımdan dolayı da beni bağışlamanı diliyorum Allahım! Bağışla ne olur, bağışla ne olur!
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يُعَقِّبُ الْحَسْرَةَ، وَيُورِثُ النَّدَمَ، وَيَحْبِسُ الرِّزْقَ، وَيَرُدُّ الدُّعَاءَ.
Allahım! Neticesinde hasret ve hicran bırakan, pişmanlığı netice veren, rızka mani ve duaların kabulüne perde olan bütün günahlarımdan dolayı tevbe ediyor, istiğfarda bulunuyorum. Bu günahkar, bu mücrim kulunu bağışla ne olur, ne olur, ne olur!
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ تُبْتُ مِنْهُ ثُمَّ عُدْتُ إِلَيْهِ، وَأَسْتَغْفِرُكَ مِنَ النِّعَمِ الَّتِي أَنْعَمْتَ بِهَا عَلَيَّ فَاسْتَعَنْتُ بِهَا عَلَى مَعَاصِيكَ، وَأَسْتَغْفِرُكَ مِنَ الذُّنُوبِ الَّتِي لَا يَطَّلِعُ عَلَيْهَا أَحَدٌ سِوَاكَ، وَلَا يُنْجِينِي مِنْهَا أَحَدٌ غَيْرَكَ، وَلَا يَسَعُهَا إِلَّا حِلْمُكَ وَكَرَمُكَ، وَلَا يُنْجِينِي مِنْهَا إِلَّا عَفْوُكَ.
Allahım! Tevbe ettikten sonra tekrar işlediği günahlardan dolayı bu bendeni lütfen bağışla. Senin kendisine ihsan ettiğin nimetlerden güç, kuvvet ve yardım alıp da günah işleyen bu bendeni lütfen bağışla. Ey Gaffâr! İstiğfarlarla huzuruna gelen bu mücrim kulunu n’olur bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ أَذْنَبْتُهُ، وَمِنْ كُلِّ مَعْصِيَةٍ اِرْتَكَبْتُهَا، فَاغْفِرْ لِي يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.
İşlediğim her günahtan, irtikap ettiğim her ma’siyetten dolayı Senden bağışlanma diliyor ve Sana tevbe ediyorum Allahım! Bu mücrim kulunu mağfiret buyur ey Merhametliler Merhametlisi Allahım!
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ يَصْرِفُ عَنِّي رَحْمَتَكَ، أَوْ يُحِلُّ بِي نِقْمَتَكَ، أَوْ يَحْرِمُنِي كَرَمَكَ، أَوْ يُزِيلُ عَنِّي نِعْمَتَكَ.
Senin rahmetini benden uzaklaştıran yada azabını üzerime çeken veya kereminden beni mahrum bırakan yahut nimetlerini üzerimden izale eden ne kadar günahım varsa hepsinden dolayı Senin mağfiretine sığınır ve bağışlanma dilerim Allahım!
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يُزِيلُ النِّعَمَ، وَيُحِلُّ النِّقَمَ، وَيَهْتِكُ الْحُرُمَ، وَيُورِثُ النَّدَمَ، وَيُطِيلُ السَّقَمَ، وَيُعَجِّلُ الْأَلَمَ.
Nimeti gideren, nikmeti (g/azabı) çeken.. saygı, huşû ve hürmet perdesini yırtan.. nedamet ve pişmanlık sebebi olan.. dertli zamanların süresini uzatan ve elemi çabuklaştıran topyekün hata, kusur ve günahlarımdan dolayı Senin mağfiretine sığınıyorum Allahım, lütfedip ben(den)i bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يَمْحَقُ الْحَسَنَاتِ، وَيُضَاعِفُ السَّيِّئَاتِ، وَيُحِلُّ النَّقَمَاتِ، وَيُغْضِبُكَ يَا رَبَّ الْأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتِ.
Ey Yüce Allahım! Ey arz ve semavatın yegane Rabbi! Hasenatın, iyilik ve sevapların mahvına sebep olan, seyyiatı, kötülük ve günahları katlayan, Senin azabına ve gazabına müstahak hale getiren her türlü günahımdan dolayı Senden yarlığanma diliyorum. Lütfen, keremen beni affet, beni bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يَكُونُ فِي اجْتِرَائِه۪ قَطْعُ الرَّجَاءِ، وَرَدُّ الدُّعَاءِ، وَتَوَارُدُ الْبَلَاءِ، وَتَرَادُفُ الْهُمُومِ، وَتَضَاعُفُ الْغُمُومِ.
Reca ve ümit hislerimizi kesen, dualarımızın geri çevrilmesine sebebiyet veren, belaları üzerimize çeken, tasaları ardına takıp getiren ve gamı kederi katlayarak çoğaltan bütün günahlarım için Senin dergahının kapısında bağışlanma diliyor ve bekliyorum. Lütfen beni mağfiret buyur Allahım!
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يَرُدُّ عَنْكَ دُعَائِي، وَيَقْطَعُ مِنْكَ رَجَائِي، وَيُطِيلُ فِي سَخَطِكَ عَنَائِي.
Allahım! Senin yüce nezdinde dualarımın kabul görmesine mani olan, Senin lütuf ve ihsanlarını umma hislerimin önünü kesen ve Senin gazabına maruziyetimi uzatan bütün günahlarımdan dolayı affını talep ediyorum; lütfedip kulunu bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ يَدْعُو إِلَى الْكُفْرِ، وَيُورِثُ الْفَقْرَ ، وَيَجْلِبُ الْعُسْرَ، وَيَصُدُّ عَنِ الْخَيْرِ، وَيَهْتِكُ السِّتْرَ، وَيَمْنَعُ السَّتْرَ.
Allahım! Küfre davetiye çıkaran, arkasında miras olarak fakirlik bırakan, zorluğu celb eden, hayrı engelleyen ve hıfz u sıyanetine mani olan her günahımdan dolayı istiğfar ediyorum.. bağışlanma, yarlığanma diliyorum. Beni bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ ذَنْبٍ يَقْطَعُ الْآمَالَ، وَيَشِينُ الْأَعْمَالَ.
Allahım! Emellerimin önüne çıkan ve amellerimi lekeleyip çirkinleştiren bütün günahlarımdan dolayı tevbe ve istiğfar ediyorum. Bağışlamanı diliyorum.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَغْفِرُكَ يَا عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ أَتَيْتُهُ فِي ضِيَاءِ النَّهَارِ وَسَوَادِ اللَّيْلِ، وَفِي مَلَأٍ وَخَلَا، وَسِرٍّ وَعَلَانِيَةٍ، يَا حَلِيمُ.
Ey âlem-i gaybı da, âlem-i şehadeti de en iyi bilen Allahım! Ey suç işleyen kullarını hemen cezalandırmayıp onlara tevbe ve istiğfarda bulunmaları için mühlet veren Halîm! Gündüzün aydınlığında yahut gecenin karanlığında, kalabalıkların içinde veya tenha bir yerde, gizli ya da aşikar… her ne günah işlemişsem hepsi için Sana yalvarıyorum; lütfedip bendeni bağışla.
***
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي مَغْفِرَةً أَنْسَى بِهَا كُلَّ شَيْءٍ سِوَاكَ، وَهَبْ لِي تَقْوَاكَ، وَاجْعَلْنٍي مِمَّنْ يُحِبُّكَ وَيَخْشَاكَ.
Allahım! Beni bağışla ve günahlarımı siliver. Öyle bağışla ki Allahım, Senden başka her şeyi unutayım. Allahım! Zâhir ve bâtınımı takva ile doldur. Ve beni kalbi Senin sevgin ve Sana saygı ile dopdolu kullarından eyle.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي مُسْتَغِيثٌ أَسْتَمْطِرُ رَحْمَتَكَ الْوَاسِعَةَ مِنْ خَزَائِنِ جُودِكَ، فَأَغِثْنِي يَا رَحْمٰنُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي كَثِيرًا، فَارْحَمْنِي يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.
Allahım! Ellerimi açtım, rahmet dileniyorum. Senin cömertlik hazinelerinden, engin rahmetinden başımdan aşağıya sağanak yağmur gibi akacak bir rahmet dileniyorum. O rahmeti bu kuluna lütfet ey merhameti nihayetsiz Rahman! Bilir ve inanırım ki, Senden gayrı bir ilah yok ve Sübhansın; bütün kemal vasıflarına sahip, her türlü eksiklikten münezzeh ve muallasın, berisin. Sana çok isyan ederek nefsime çok zulmettim ben. Sen bana merhamet buyur, şefkat buyur, re’fet buyur ey Merhametliler Merhametlisi Rabbim!
***
يَا مَنْ إِذَا عَظُمَتْ عَلَى عَبْدِهِ الذُّنُوبُ، وَكَثُرَتِ الْعُيُوبُ، فَقَطْرَةٌ مِنْ سَحَائِبِ كَرَمِكَ لَا تُبْقِي لَهُ ذَنْبًا، وَنَظْرَةٌ مِنْ رِضَاكَ لَا تَتْرُكُ لَهُ عَيْبًا، أَسْأَلُكَ يَا مَوْلَايَ أَنْ تَتُوبَ عَلَيَّ وَتَغْفِرَ لِي.
Ey, kulunun günahları büyüdükçe büyüdüğü, ayıpları çoğaldıkça çoğaldığı zaman bile kerem bulutlarıyla o günahları silip süpüren, bir rıza ve hoşnutluk bakışıyla o ayıplardan eser bırakmayan Yüce Mevlam! Tevbe ve istiğfarla kapına geldim. Sana yönelişimi kabul buyur.
***
اَللّٰهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا، وَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، فَاغْفِرْ ذَنْبِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ، فَإِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ.
Allahım! Biliyorum ki, günahlar işleyerek nefsime çok zulmettim. Yine biliyorum ki, o günahları Senden başka bağışlayacak hiçbir kimse yoktur. Ne olur, nezdinden bir mağfiret ile bu kulunu, bu bendeni bağışla. Bağışla ki, Sen Gafûr u Rahîmsin.
1 Hûd Sûresi, 11/3
2 Hûd Sûresi, 11/10-12
3 Hûd Sûresi, 11/52
4 Enfâl Sûresi, 8/33
5 Emirdağ Lâhikası, sh. 29
6 Rûm Sûresi, 30/41
7 Şura Sûresi, 42/30
8 Buhârî, Deavât, 2